Türk edebiyatının usta isimlerinden olan Müge İplikçi'nin usta kaleminden çıkan öyküler, okurları daha ilk sayfalarda içine çekiyor. İplikçi, bize hayatın içinden sesleniyor.
Haber Merkezi
Yayınlanma:
Müge İplikçi’nin keskin gözlem gücüyle ördüğü öyküler…
Her yol düz ilerlemez. Kimi kıvrım kıvrım dolanır, kimisi düğümlenir, sonra da nereye varacağını bilmeden açılır. Müge İplikçi’nin Kavşakta Kalanlar kitabı, tam da böyle bir yolculuğa davet ediyor okuru: Bir anlığına durmuş, ileri mi gitmeli, geri mi dönmeli diye düşünenlerin öyküleriyle dolu bir yolculuğa.
Bu öykülerde, insanın içindeki çatallanmış yollar konuşuyor. Bir güzellik salonunda kendi yüzünü tanıyamayan bir kadın, eski defterleri açan bir dostluk, geceye gizlenmiş itiraflar, bir asansörün içinde sıkışıp kalan hayaller…
Hepsi, bir kavşakta bekleyenlerin iç dünyasına açılan pencereler. Müge İplikçi, şehirlerin sessizliğini, insanların en derin sarsıntılarını, günlük yaşamın içinde görünmeyen anları anlatıyor usulca.
OKURU İÇİNE ÇEKEN ÖYKÜLER
Bu öykülerin karakterleri, bir sokak lambasının titrek ışığında kendine bakıyor. Metropollerin betonları arasında çatlamış duygular da var burada. Bir çıkış arayanlar, kaybolmayı seçenler, unutmak için anımsayanlar… İplikçi’nin kalemi, her birini bir kavşakta durduruyor ve sonra yavaşça bir öykülerin içine çekiyor.
Belki de yolların hepsi bir yere çıkmıyor, belki de en büyük değişim tam da bir kavşakta durduğumuz anda gerçekleşiyor. Kavşakta Kalanlar, yolları birbirine düğümleyen, her köşede başka bir öykü saklayan bir kitap.
Okudukça, kendi kavşağınızı göreceksiniz…
Kitaptan bir bölüm;
GERİDE BIRAKMAK
"Ya Emin? Ya Emin… Onu da evde bırakmıştım üstelik. Kentsel dönüşümü, Emin’in işsizliğini, akşam bizim balkonda tek taraflı sessiz demlenmelerimizi, onun “Yaşar Abi nedir bu halimiz; böyle böyle yaşlanıp gidiyoruz” diye yakınmalarını, alt kattaki yaşlı ev sahiplerinin bitmek bilmez dedikodularını ve siyatik ağrılarını, suların azalmasını ve bir gün tümden susuz kalacağımız gerçeğini, hatta şu mutlu Hollandalıyı… Hepsini geride bırakmış ve kavşağa odaklanmıştım. Oradaydım işte!
Nihayet.
Kavşağa ve çöllüğüne odaklanmıştım ki… Onun görüntüsüyle irkildim! Gerçeğin yalın haliydi. Gürültüsü ve insafsız heybetiyle o.
“Önüne bak!..”
Bense dilsizdim. Dilsiz ve sessiz. Kadersiz ve kimsesiz. Kavşaktayken bile kavşaksız.
Abartma Yaşar.
Bilim abartmayı sevmez. Hatırla."
(Kavşak)
MÜGE İPLİKÇİ HAKKINDA
Müge İplikçi, İstanbul’da doğdu. Kadıköy Anadolu Lisesi’nden sonra İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. İstanbul Üniversitesi Kadın Sorunları ve Araştırma Bölümü’nden ve The Ohio State University’den iki ayrı yüksek lisans derecesi aldı. Perende (1998) ile başlayıp Ah Be Melek (2023)’a kadar uzanan yoğun bir edebiyat serüveni var. Bu yolculuk esnasında sayısız öykü, roman, inceleme ve röportaj kitabı kaleme alan İplikçi’nin kitapları bugüne kadar birçok dile çevrildi ve ödüller kazandı.
Ayrıca çocuk ve gençler için de yazmaktan büyük keyif alan yazar, Uçan Salı ile başlayan serüvenine en son Günaydın Bendi’yi ekledi. Türkiye PEN Kadın Yazarlar Komitesi başkanlığını iki dönem sürdüren İplikçi, Medyascope TV’de Zeytin Dalı programını sunmaya devam ediyor. Ayrıca çevrimiçi Mikroscope dergisinin de yayın yönetmeni.