Eski Diyanet İşleri Başkanı Dr. Tayyar Altıkulaç’ın konuşmacı olduğu “İlk Dönem Mushafları” etkinliği, Rami Kütüphanesi’nde yapıldı.
Tayyar altıkulaç, Kur’an-ı Kerim’in bugüne kadar bozulmadan gelen yegane kitap olduğunu vurgulayan Altıkulaç, şunları dile getirdi: “Başka dinlerin kutsal kitapları olmasına rağmen onlar, asırlar içinde birtakım bozulmalara maruz kaldı ve tahrif edildi. 9 yaşında hafız olmuş birisi olarak, hocalarımızın Kur’an’ın korunmuşluğu üzerine söyledikleri beni o yaşlarda çok etkilemiş ve içimde bir merak uyandırmıştı. O kadar ki bu merak saikiyle kiliselere gittim ve oradaki rahiplerle tartıştım. Cenab-ı Hakk’ın kelamı beni hep haklı çıkardı ve ne kadar doğru bir yolda olduğumu bana teyit etti.”
Hamidullah’ın Yalnış Notuyla Gelen Güzel Yol
Altıkulaç, “1960’ta Muhammed Hamidullah’ın ‘İslam’a Giriş’ adlı kitabında bir paragraf dikkatimi çekti. Hamidullah, orada mealen, ‘Hz. Osman’ın yazdırdığı mushaflar şu kadardır ve bunlardan üçü de günümüze ulaşmıştır.’ diyordu. Zaman içinde Hamidullah’ın bu notunun yanlış olduğunu anladım ama onun bu hatası benim bunca yaptığım çalışmaya da vesile oldu” ifadelerini kullandı. Tayyar Altıkulaç, Muhammed Hamidullah’ın bahsettiği 3 nüshanın “Topkapı”, “Taşkent” ve “British Museum Library” nüshaları olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti: “Topkapı Nüshası’nı, 3 sene boyunca harf harf, imla karşılaştırması yaparak çalıştım. O nüshanın iki yaprağı eksik, 5-6 yaprağı ise sonradan yazılmıştı ama bunlar asla manaya taalluk eden bir hata anlamına gelmiyordu.
Taşkent Nüshası ise orijinal halin yalnızca üçte ikisi kadardı. ‘British Museum Library Nüshası’nda ise çok daha yoğun bir eksiklik vardı fakat bunların hiçbirisi Hz. Osman dönemindekinin aynısı değildi yani Hamidullah bize yanlış bilgi vermişti. Yaptığım araştırmalar, orijinal mushafa en yakın olanın Topkapı Nüshası olduğunu gösterdi fakat bu nüshada bile birtakım maddi hatalar vardı. Hamidullah’ın yanlış notu benim için çok değerliydi çünkü ben onun yanlış yönlendirmesiyle bu yola girmiş oldum.”
İlk Mushaflar ve Yakılan Nüsha
Kur’an-ı Kerim’in yazılı hâle geliş sürecinin Hz. Ebubekir döneminde başladığını dile getiren Altıkulaç, “Vahiyler, sayısı 40’a kadar ulaşan katipler aracılığıyla hıfzediliyordu. Bunların birçoğu ise Hz. Ebubekir dönemindeki savaşlarda şehit oldu.
Bu gidişat, her ne kadar vahyin Cenabıhakk’ın korumasında olduğu vaadi olsa da Kur’an’ın korunması noktasında birtakım endişelere yol açtı. Hz. Ebubekir, tereddüt etmesine rağmen Hz. Ömer’in mushafları yazmayla ilgili isabetli teklifini kabul etti” ifadelerini kullandı. Dr. Altıkulaç, söz konusu asıl nüshanın Hz. Ömer’in kızı tarafından korunduğunun altını çizerek, “Daha sonra bu nüsha bir heyetle birlikte 6 nüsha olarak çoğaltıldı. Hz. Ömer vefat ettikten sonra Medine Valisi Mervan, Hz. Hafsa’dan bu nüshayı istiyor fakat Hz. Hafsa bunu vermiyor.
Mervan, Hz. Hafsa’nın cenazesinden dönerken bu nüshayı alıyor ve yakıyor. Mervan, neden böyle yapıldığı kendisine sorulunca, ‘Çıkabilecek fitnelere engel olmak için.’ cevabını veriyor.” şeklinde konuştu.