Bakan Fidan: Hiçbir ülke ile çatışma niyetimiz yok

ANKARA, (DHA)-

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, CNN Türk’te Gece Görüşü programında Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Hande Fırat'ın sorularını yanıtladı. Bakan Fidan, Suriye’deki gelişmelere ilişkin, “Suriye bağımsız bir ülke ve yeni bir Suriye ile karşı karşıyayız. Bizim bölge ülkeleriyle bir araya gelerek kurduğumuz platform, güvenlik sorunlarını mercek altına alan bu platform çok işe yarıyor. İsrail'in bölgedeki yayılmacı emellerini kullanarak Suriye'de provokasyon çıkarmaya çalışması kabul edilebilir değil. Türkiye olarak, Suriye'de İsrail dahil hiçbir ülkeyle çatışma niyetimiz yok. Ama Suriye’nin tekrar Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit edecek bir iç karışıklığa, operasyona maruz kalmasını da izleyemeyiz, sadece bakmakla yetinmeyiz" diye konuştu.

'TÜRKİYE'NİN SURİYE'YE DESTEK VERMESİ DOĞALDIR'

Suriye’nin ihtiyacı olan alanlarda Türkiye'nin destek vermesinin doğal olduğunu belirten Fidan, "Şu anda Suriye'nin ihtiyacı olan birçok alanda Türkiye'nin destek vermesi doğaldır. Suriye güvenliğiyle ilgili bölgesel bir anlaşma yapmak isterse kendilerinin bileceği bir iştir. Kendi güvenlik değerlendirmelerimize ikili iş birliğimize hizmet edecek her konuya açığız. İsrail, son 3,5- 4 aydır sistemli şekilde Beşar Esad'ın ülkeyi terk ettiği günden itibaren düzenli ordunun kullanacağı ne kadar hava üssü varsa hepsini tahrip ediyor. Biz bize saldırmayan hiçbir ülkeye açıktan saldırmayız. Bize etkisi dokunacak bir istikrarsızlık alanı oluşuyorsa, biz buna seyirci kalamayız. Bununla ilgili başta diplomatik adımlar olmak üzere adımlarımızı atarız" dedi.

'ABD'NİN NETANYAHU'YA AYAR VERMESİ GEREKİYOR'

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Donald Trump'ın görüşmesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bakan Fidan, "Gazze'yi esas alan bir Orta Doğu perspektifine baktığımızda ABD'nin Netanyahu'ya tabiri caizse ayar vermesi, bir çerçeve çizmesi gerekiyor. Trump iktidara gelirken hem Filistin’de hem Ukrayna'da savaşları sonlandırmayı vaat ederek geldi. Bu noktada hem Ukrayna'da hız kazandı hem de Gazze'de bir adım attı, umarım ikincisi de gelir. Burada İsrail'e bir çerçeve çizilmesi gerekiyor. Bu bir iç mücadeledir böyle tanımladığınız zaman. Yani burada artık bunun adının konması gerekiyor. Sayın Trump'ın liderlik özelliğiyle baktığınız zaman burada bu konuda aşırı hassas olduğunu görüyorsunuz. Burada Siyonizme sempatisi vardır, İsrailli destekler, etraftaki insanlar da gerçekten o yönde seçilmiş, atılmış insanlardır vs. Ama günün sonunda şunu da duymak istemez, 'ya bu da İsrail'in adamı çıktı', yani 'o ne derse onu yapıyor', bunu duymak istemez herhalde. Bu kadar dünyayı karşısına alan bir insan herhalde Netanyahu ile hesaplaşmaktan kaçınmayacaktır diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

'ÇATIŞMAZLIK MEKANİZMASI KURULABİLİR'

Bakan Fidan, 'ABD arabuluculuğunda İsrail ile bir görüşme olur mu?' sorusuna, "Cumhurbaşkanımızın karar vereceği onun düzeyinde olan bir konu. Ama dış politikayı koordine etmekten, onun çizdiği vizyonu hayata geçirmekten sorumlu bakan olarak, benim değerlendirmem şu olur, dış politika girdisi olarak, burada bizim birinci önceliğimiz, dediğim gibi bölgede herkes kendi güvenlik hedeflerini yerine getirirken kimsenin kimseyle çatışmaması. Şimdi Suriye'de de biz birtakım operasyonları yaparken gerek havadan gerek başka türlü, burada o bölgede uçak uçuran İsrail'le belli bir noktada çatışmasızlık mekanizması, tıpkı Amerikalılarla yaptığımız gibi, Ruslarla yaptığımız gibi olması gerekiyor. Suriye'de bizim Ruslarla, bu çok yoğun çalıştırılmıştır, Rusların daha etkin olduğu dönemde, Amerikalılarla, daha sonra İranlarla çatışmasızlık mekanizmamız vardı. Şimdi bu mekanizmaya aslında bir noktada İsrail'in de eklenmesi gerekiyor. Bunu temin edici tabii ki teknik yüzeyde temasların olması normal. Bizim prensipte mutabık kaldığımız, irade koyduğumuz, onay verdiğimiz husus eğer bir faaliyet yaparken bölgedeki aktörler, sadece İsrail değil, tekrar ediyorum, orada Rus askeri üssü var, Amerikalılar var, güneyde Ürdünlüler var, doğusunda Irak askeri usulleri var. Bunların hepsiyle bir çatışmasızlık, yani bir koordinasyon mekanizması içerisinde olmak, askeri operasyon yapılırken atılması gereken adımlardan biridir bu zaten. Yani bu İsrail için geliştirilmiş özel bir yöntem değil. Normalleşme konusunu şöyle izah etmek lazım. Yani Suriye üzerinden Türkiye- İsrail normalleşmesini ve normalleşmemesini tanımlamak şu an itibariyle büyük ölçüde eksik bir konu. Zaten Cumhurbaşkanımız iradesini o şekilde ortaya koydu. Biz ticari ilişkiyi kesiyoruz, Büyükelçimizi geri çekiyoruz, Gazze'de ateşkes sağlanıp, insani yardımlar başlayana kadar" yanıtını verdi.

'ERDOĞAN- TRUMP GÖRÜŞMESİ MÜMKÜN OLAN EN KISA ZAMANDA GERÇEKLEŞECEK'

Bakan Fidan'a İsrail'in, 'Türkiye'nin Suriye'de üs kuracağı askeri hedefleri vurduğu iddiası' da soruldu. Fidan, "Bizim Suriye'de vatandaş olarak kaybımız yok. 8 Aralık'tan itibaren altyapı ve üstyapı düzenli orduya ait vuruluyor. Bizim deklare ettiğimiz üs bölgemiz yok. Suriye'ye biraz saygılı olmamız gerekiyor. Onların da değerlendirmeleri duruşları önemli. Trump, Cumhurbaşkanımıza saygı duyuyor. Cumhurbaşkanımızla kendisi arasında özdeşlik kuruyor. Bizim liderimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu başarılar, küresel lider oluşu, Trump gibi gerçek liderlik hususunda hassasiyet gösteren biri için örnek oluşturuyor. Cumhurbaşkanımızın da kendisine yönelik teveccühü var" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump'un ne zaman görüşeceğine ilişkin ise Fidan, "Liderlerin irade beyan ettiği bir konu. Ne zaman ve nerede olacağını şu an konuşuyoruz. Mümkün olan en kısa zamanda gerçekleşecek" diye konuştu.

'GÜVENLİĞİMİZİ KİMSENİN ALACAĞI KARARA BIRAKMAYIZ'

Bakan Fidan, PKK'nın kendini feshetme sürecine ilişkin, "Her şey kamuoyunun önünde gerçekleşiyor. Çağrı yapıldı, bu çağrıya ne cevap verileceğine bakılıyor. Biz devlet olarak hiçbir zaman güvenliğimizi kimsenin alacağı karara bırakmayız. Milletimiz bunu bilsin, bizim askeri faaliyetlerimiz hep bu doğrultuda devam eder. Biz elbette bu meselenin sulh ile çözülmesini isteriz ancak diğer seçeneklere de hazırlıklıyız. Türkiye içeriden bir hamle yaptı, dışarından da hamle yapmaya çalışanlar olacaktır. Örgüt kendini kullandırmaya ne kadar müsaade edecek bunlar ayrı okuma alanları" değerlendirmesinde bulundu.

'ATEŞKES ÇAĞRISI ÇOK DEĞERLİ'

Bakan Fidan, Ukrayna- Rusya Savaşı ve ateşkes süreci ile ilgili şu ifadeleri kullandı:

"Ben ateşkes çağrısının çok değerli olduğunu düşünüyorum. Bunu Türkiye gibi birçok ülke dillendiriyor. Bunu ABD baskısıyla başka ülkeler politika düzeyinde kabul ediyorlar. Trump bazı adımlar attı. Adımlar attıkça bazı detaylarla karşılaştı. Bu konuda irade devam ettikçe olumlu sonuçlar olacaktır diye düşünüyorum. Hem Ukrayna hem Rusya savaş yorgunluğu içerisindeler. Şu an adrenalin yüksek. Kayıpların farkında değiller. Savaş durduğunda kayıplarını görecekler. Önce ateşkese ulaşılması lazım. Rusya ve Ukrayna'nın bu konuda düşünceleri var. Bunlar çok yeni başlamış tartışmalar. Savaş uzun süredir devam ediyor. Herkes birebirinin pozisyonunu yeni öğreniyor. Bu konuda en çok fikri ve tecrübesi olan biziz. Biz bunu ilgili taraflara aktarıyoruz. Cumhurbaşkanımızın da bu konuda çok ciddi telkinleri var. Cumhurbaşkanımızın genel bir çerçeve ilkesi var. Her iki tarafın da mutabık kaldığı bir ateşkesin gözlemlenmesi bize bir rol düşecekse biz bir rol oynarız. Ama her iki taraf da mutabık olmalı. Belli yerlerde gözlemciyiz zaten. Burası zaten bizim mahallemiz. Buradaki barışa katkı vermeyeceğiz de neye katkı vereceğiz. Bunun altın prensibi her iki tarafın mutabık olması."

'BAZI ŞEYLER GAYRETİMİZE DOKUNUYOR'

Fidan, CHP Lideri Özgür Özel'in 'mandacılık' açıklamalarına ilişkin, "Yıllardır bu ülkede siyasette belli bir dilin kullanıldığını görüyoruz. Çok ağır eleştiriler var, bunun bir sınırı var. Bunlar yapılıyor, ediliyor, oy için yapılıyor, yıpratmak için yapılıyor bir noktaya kadar. Ama bazı şeyler var ki bu artık ağır şekilde gayretimize dokunuyor. Yani mandacı demek. Ben bunu duyduğum zaman birdenbire benim bu vatanın bağımsızlığı ve güvenliği için kendi ellerimle seçip göreve gönderip bir daha geri dönmeyen çocuklar geldi aklıma. Ben bunu taşıyamam. Bu ülke yıllardır askeriyle, istihbaratçısıyla, polisiyle, siviliyle, örgütlerin içerisindeki elemanlarıyla kimsenin görmediği, bilmediği muazzam bir savaş veriyor bu ülkeyi bağımsız tutmak için, ayakta tutmak için. Biz bağımsızlık peşinde olduğumuz için birtakım sorunlarla karşılaşıyoruz. Elhamdülillah üstesinden de geliyoruz. Kendi kendimize bunları yürütüyoruz. Biz Amerika ile saygı içerisinde bir ilişki, karşılıklı menfaatle dayalı eşit ilişki içerisindeyiz. Bütün ülkelerle olduğumuz gibi ama bunu duymak gerçekten ağır bir konu. Bu eleştirinin ötesinde bu devletin tarihine ve bekasına yapılmış bir hakaret. Devlet olarak benim bunu taşımam mümkün değil. Bu manda lafını tarihin çöplüğünden çıkartıp bugüne taşımak başka bir psikolojinin ürünü. İktidar hırsıyla ne yaptığını bilmeyen, herhangi bir kutsalı tanımayan bir zihnin ürünü. Yani bazı konular kullanılmaz, bazı ifadeler kırmızı çizgidir. Bu ülkenin bir haysiyeti var, namusu var, şerefi var. Siz bu ülkeyle bu şekilde konuşamazsınız" değerlendirmesinde bulundu.